23 Şubat 2010 Salı

PS: I love you

Son zamanlarda üst üste gelen gelen şeyler ve dedemin rahatsızlığı sanırım beni iyice duygusal yaptı. PS I love you'yu (komik oldu biraccık) izliyodum ve birden şöyle dedim "gerçekten sevipte söyleyemediğimiz, sonra pişman olduğumuz kimse oldu mu, ya da sevdiğimizi söylemek için çok geç kaldığımız" Ufak hediyeler gönderdiğimiz ve o an onun yüzünü düşlediğimiz, hiç beklemediği anlarda süprizler yaptığımız...

tamaaaaam romantizm vs bi kenara kaldırıyorum bu soruların üzerine sizi düşünmeye iteceğimi umarak:)
Ama gerçekten şunu bilmek istiyorum sevdiğimiz insanların değerini kaybedince mi anlarız hep?
Berraka kızarken gelipte bunları yazmak komik olmuş, yazılarımı yorumsuz bırakmayan Mehmetin bile kalemi kurumuş sanki. Şunları yazmaya çalışırken bile Muge ile üzerine tartıştığımız sevme-sevilme felsefesinin vay başına gelenler:)

Şaraptı, şarkıydı, aşktı, vesaireydi geçiyorum buyrun çıkalı aylar yıllar olmuş filmi izlemeye diyorum...

3 yorum:

Mehmet ZoR dedi ki...

Yabancı film isimlerinin türkçeye saçma sapan çevrildiği bir yerde orijinal adı ile aynı çevrilmiş olan "Not:Seni Seviyorum" filmi gerçekten başarılıydı. "300 Spartalı" filmindeki kaba sakalı, baklavalı karın kasları, vahşi imajına tam zıt bir karakteri canladıran Gerard Butler, ölümüne rağmen eşini, Oscar ödüllü Hilary Swank, tekrar hayata bağlayıp, yanında olan bir adam ve kadının hikayesiydi. Film blogu modunda bu yorumdan sonra, gerçekten bir kadını, eşi bile olsa, bu kadar iyi tanıyan, anlayan, ne düşündüğünü ve ne düşünebileceğini bilen bir erkek var mı diye düşünmedim değil :) (Böle biri var ise zaten kitap yazsa, herhalde rekoru egale bile edilemeyecek bir satış rakamı elde eder).

Romantizmi bir kenara bırakıp, soruların üzerinde düşünürken sevipde söyleyememek veya geç kalınmışlık yerine benim aklıma daha başka bir konu da geldi. İnsanların sevmediklerine gösterdiği sabrın, onda birinin kendini sevenlere göstermemesi. Yani günlük yaşamımızı düşününce alakasız insanlara gösterdiğimiz sabır belkide bardağı dolduran damlalar olurken, akşam evimize döndüğümüzde çok sevdiğimiz ailemizin, veya arkadaşlarımızın örneğin en basit bir kaç sorusunu bile cevaplamak o an dünyanın en zor işi gibi gelebilir. Bu olay sanırım, bir nevi naz yapmanın kızgın hali gibi geliyor bana.
Senin dediğin konuyu düşündüm de Şebo sevdiğini söyleyememek, herhalde korkak kişilerin yapacağı ilk şeydir.
Bu konu ile ilgili yine Gerard Butler' ın başrolde olduğu "Ugly Truth" filmini izlemenizi tavsiye ederim. Bir dahaki sinema yorumlarında görüşmek üzere:)

SebneM dedi ki...

Mehmet'cim sen biliyosun bu yorum işini...

Üstat bi sonraki film yorumunu senin blogunda gormek istiyorum. Filmin konusu farklı ama adı senin bloga yakışır, Chopper için senden yorum bekliyorum. Hayranı olduğum Eric Bana için güzel yorumlarınla birlikte...

Mehmet ZoR dedi ki...

Tamam ama önce filmi izlemem lazım :)