3 Eylül 2010 Cuma

iyi ki doğduuun lalalalala ama sen 29 oldun nananana ...

bu yazıya iyi ki doğdun lalalalala gördün mü 25 oldun diye başlamak isterdim ama artık onu da seneye sen bana yaparsın =))) (kıhkıhkıh yine attım lafımı sana)

İlham perim bu ara hep yanımda blogumu başı boş bırakmayayım diye... Ama bu sefer amaç ne gittiğim, ne yediğim, ne okuduğum kitaplardan bahsetmek değil. Hayatta yemek, içmek, yazmak, okumak dışındaki hayati gereksinimlerden belki de daha önemli olan birşeyden bahsetmek bugün amaç. Aslında 1 Eylülde yazmayı düşünüyordum ama bitmeyen kutlamaların biteceğini düşündüğümüz 3 Eylülünde bir süprizi olsun dedim. (akşamki tekne partisi öncesinde)

Son 1 seneyi sanki 10 yıldır birlikteymişiz gibi yaşadığımız, içmeden bile 4,5 saat aralıksız gülerek geçirdiğimiz, hıçkırıklarla ağladığımız, filmlerdeki karakterlerle özleştiğimiz, fener maçları öncesi kırmızı ojeleri sürüp totem yaptığımız, gecenin bir yarısı denize girmeyen cimbomlu olsun diyip denize atlayıp durduğumuz, bundan sonra dikkat ederiz bu son olsun diyip hamburgerlerin içinden geçtiğimiz, "şebo hadi kalk gel süper şarap var kadehini de getir" dediğimiz şarap gecelerimiz, "aslı yaaa uyanasım yok istifa edelim işe gitmeyelim" diye mesajlaştığımız, Bodrum'a da gittiğimiz İstanbul'da da yaşadığımız, Kuşum aydınla coşup, Cumhurla dağıldığımız ama hep mutlu hep en eğlenceli hep en bitmesin dediğimiz zamanların insanı sen...

İyi ki doğdun Aslı, iyi ki doğdun ve iyi ki 29 oldun...

Geçen bir senenin bana kazandırdığı en güzel şey =)))