30 Mayıs 2010 Pazar

sonunda geldin yaz...


Haziran da gelir mi okulda biter mi derken haziran geleyazdı ama okul biteyazamadı henüz... Proje bir türlü teslim edilemiyor, tam edildi derken tarih 9 hazirana erteleniyor... pufff

Okulda bitsin bankadaki projeler de, sonra yaz hiç bitmesin. Son 3 senedir mayıs ayıyla açılan sezon hazirana 2 kala haalaaa açılamadı. Bunun acısı fena çıkarılacak. Bodrum üstü Yunanistan mı yoksa parasızlığın bizi götüreceği Marmaris mi olur bilinmez ama intikam planları hazırlanıyor.Aslında bugün bitirme projesi "insanın hayatını bitirmeden nasıl yazılır" konulu bişeyler yazmayı düşünüyordum ama hava o kadar güzeldi ki kahvaltıya gittiğimiz yeri anlatmaya karar verdim. Neresi mi? İşte tam burası :)

İçerisi oldukça tatlı olan Nar'da önünüze gelen menü de bi seyahat edesi geliyo insanın. Aslı Newyorkta, Alper Amsterdamda gibi isimleri görünce karar verdik galiba bizde Yunanistana gitmeye:)
Beril ve Yiğit'in tabaklarını tavsiye edebilirim, hele o süper reçel ve pancake'in birleşimi:)

Haaa bu arada bu güzel pazar gününün öncesinde bir de süper cumartesi vardı. Kuzular ve Aslıyla yenen yemeği Ortaköydeki takı turumuz  izledi. Malesef tezgahlar kaldırılmış, Ortaköy'ün de bütün güzelliği bitmiş. Aralarda kalan birkaç tezgah dışında insanın gözleri şalları mumları satan tezgahları arıyor...
Takı turunda uğur ilan edilen 3 bilezik de alınınca otoparkın yolunu tuttuk. Otopark diyip geçmeyin Ortaköy trafiğine inmeden 10 tl ye arabayı park ediyosunuz. İçeri girince tek gözü mor teyze karşılıyor sizi:) Merak edenler için otoparkın adı Kısmet:)

Veee yollardayız Aslıyla, şarkı falı eşliğinde... Sonunda Mügüşün ne zamandır istediği Seldanın da tüm ısrarlarımıza dayanamayıp geldiği Suadiye cafe de şarap gecesini gerçekleştiriyoruz. Peynir tabağımız şarabımız ve fonda Manganın "we could be the same"... (Tebrikler Manga ilk üçte olmamızı sağladın...)

İzmir öncesi haftasonumuzu da bu şekilde tamamladıktan sonra haydi projeye geri dönme zamanı diyorum. Haftaya İzmir'den notlarla tekrar burada olacağım...

Kendime yeni fotoğraf makinası aldım... Profesyoneli alana kadar ( bir sonraki terfii ye inşallah:)) şimdilik digitalle çektiklerimle karşınızda olmaya devam edicem...

19 Mayıs 2010 Çarşamba

waiting for the miracle


Geçen gün işten çıkarken Mehmet le konuşuyoduk, bu blog işi emek istiyo diye... Web 2.0 cılar diyo ki sosyal ağlar paylaşım için ama bloglarda ne yazıldığı, içeriğin ne olduğu çok önemli. Becerikli olsam dicem ki incik boncuk bişiler yapim de burdan reklam olsun... Gel gör ki öyle bi becerim yok, bende onun yerine o an aklıma ne geliyosa onu paylaşıyorum. Olmuyo mu yani şimdi blog, web 2.0 a ters mi düştü? Web 3.0 geliyo arkadaşım içerik falan kalmıyo, artık pc ler beynimizi okumaya baslıcak. Siz daha blogun basına geçmiş ayy ne yazsam derken pc anlıcak aklından gecenleri ve baslıcak oraya senin yerine sevgiline söylemek istediklerini yazmaya:) Neyse içerik falan beni ilgilendirmiyo, içimden ne geliyosa yazıyorum işte...Zorla değil ya...
Gel gelelim kutlaması bitmeyen bir dogum gununun 18mayıs akşamı sonuncu diye düşündüğüm kutlamasına. Aslı ve Efeyle çıkılan öğlen ve akşam yemegini eski arkadaslarımla yapılan kutlama, ardından cuma günü bankada yapılan kutlama veeee gecesine Baykuştaki Yabancısı değilim organizasyonu takip etti.Milyon tane dileğin hangisi olur bilemiyorum, ama biri de tutar heralde:) Tam bitti derken dün akşam da hayatımın en güzel pastasıyla, kermitciğimin süprüzüyle bir dilek daha tuttuk... Yalnız fena alıştım bu kadar kutlama sonrası önümüzdeki sene bunun altında kalmamalı, şimdiden duyurmak lazım ki herkes elini sıkı tutsun...

Herşey yeni bittiğine göre burdan da tekrar teşekkür etmek istiyorum, hayatımda olan, doğum günümde beni yalnız bırakmayan süprizleriyle, rengarenk balonlarıyla gelen herkese; İYİ Kİ VARSINIZ...

11 Mayıs 2010 Salı

Geceler mi uzadı bu karanlık ne,Gönlümün bayramları, şenliği söndü...

...diyerek bir uzun geceye daha başladım. Dersin başına nasıl daha geç oturulur derkeeeen kendimi bloga bişeyler karalarken buldum tabi kiii:)
Bugün Ahırkapıdaki resimlerimize bakarken aklıma geldi "neden bu proje bi turlu yola giremiyor" diye. Cevap basit; sen kalkıp okulu asar da Ahırkapıya gidersen dilek dilicem diye bide okulla ilgili bişeyler yazmayı unutursan sonucuna da böyle katlanırsın... Öyle çöp adamlar çizmek, $ işaretleri koymakla olmuyo bu işler:) İki şey istemiş gibi görünsem de tek bi şeyde toplanabilir ikisi = Zengin Koca... Müge gibi atı, yatı, katı olsun da demiyorum. Hayır, o kadar ağaç dalları kırdığıma mı yanayım, denizi kirlettiğime mi yanayım yoksa hala bu dileklerden bişey çıkmadığına mı yanayım bilemedim... Bezden bi adam dikmek lazımdı da malesef düğme bile yamuk diktiğim için mazallah dileğin tutacağı çıkar beceriksizliğimden karşıma da yamuk yumuk bi adam çıkar:) En azından çöp adamın bi duruşu var...
Neyse, 8de çıkıp 9buçukta varabildiğimiz sahil tıka basa doluydu. Meğer herkes ne ümit bağlamış bu geceye. Dilek ağacına kağıtlarımızı sarıp sarmaladıktan, garanti olsun diye bi kopyasını da denize attıktan sonra geçtik 8-9luk mu 9-8lik mi neyse onu oynamaya... Mis gibi tantuni kokuları arasında havai fişek gösterisini de izledik. Tüm bu seremoninin herşeyi yerine getirilmiş olmasına rağmen hiç bişey olmamasının nedeni antetli kağıtla dilekte bulunmam mıydı? Orhanın dediği gibi orada gerçekten bizim kısmetimizi engelleyen bi kalkan mı var, dileklerime kadar ulaştı?
Bir başka bahara demiyorum, demek istemiyorum... oturdum bekliyorum sadece:)

Kağıt seçimini yanlış yapmadıysanız eğer Herkesin dileklerinin gerçek olmasını diliyorum... 

ps: birisi dileğini bulmaca gazetesine yazmış asmış, işi çok zor gibi geldi bana:)

9 Mayıs 2010 Pazar

Bana kaderimin bir oyunu mu bu

diye sormak hatta hayyykirmak istiyorum... Mayis ayiyla birlikte bahar geldi hersey duzelcek derken daha ilk haftadan h.sonu mesailerine basladik.Ing ring in 2gunluk yogun ama zevkli programinin ardindan (mugeyle ozanin ve ozgurun ellerine saglik) cuma aksami kokteyl sonrasi sondan 3.sinavima girmek uzere okulun yolunu tuttum. Sunum bitti oh derken hocanin cok az zamanin kaldi ve projen icin calismaya hic gelmedin demesi haftasonuna nasil girecegimin habercisiydi. Ama kulagimi tikadim bunlara moral bozmak yok once turhan beyin geceye damgasini vuranntelefon sakasi esliginde asmalida yemek sonrasinda dogum gunu pastamizla baykusta orhana supriz... Cumartesi sabah 8de calan alarmla birlikte haftasonunun vazgecilmez mekani bankaya yolculuk. Ingilizce projesinin ilk meyvesini aldim.sinavlar bitti:) bankadan kendimi disari atip asli efe ve anila hisarda kahvalti ustune bebek programinda eslik ettim.aksam aslinin deyimi ve ozan efe anilin secimiyle cumartesine yakisir bir yemek sonrasi 360da solugu aldik.bu yazi cok bir gunluk tadinda oldu farkindayim ama 360in detaylari buraya yansimasa da olur:) sabah 4bucukta uyuyup sonra 8bucukta yine bankada actim gozlerimi.veee ist ankara izmit etaplari tamamlandi... Darisi diger illerdeki sinavlarin basina diyorum ve koca haftasonu projeye bir satir karalayamamis olmanin verdigi aciyla ama fenerin attigi 3golunde sevinciyle basimi yastigima koyuyorum...