20 Aralık 2010 Pazartesi

veee yeni yılın ilk hediyeleri...






Uykum kaçınca bir de geri sayımda son iki olunca hediye işini hızlandırmak lazım diye düşündüm. Saat 12de başlayan çalışmalarım 3te son buldu. İşte hem astigmat hem hipermetrop gözlerle hazırlanan sıcak sıcak ilk ürünler...
...
Tam herşey bitti diye yatağımın üstüne saçtığım rengarenk iplerim ve keçelerimi toplarken kardeşim geldi ve şaşkın gözlerine hakim olmaya çalışarak "bana da bişeyler yapsana" dedi. İlk siparişimi böylece almış oldum:)
Oturduk kız arkadaşı için aşağıda gördüğünüz tacı yaptık.



Şimdi merak edenler ve bende yapabilirim diyenler için (kimse benden daha beceriksiz değildir =) ) ;

Öncelikle renk renk keçeler ve eğer bulabiliyorsanız keçe ipi, bulamazsanız da etamin işlenen kalın renkli iplerden alabilirsiniz. Yüzlerce renk çeşidiyle istediğiniz tezatlıkları da yatarabilirsiniz. İnce keçeleri sertleştirmek için mukavva şart, sağlam bir uhu, misina, boy boy etamin iğneleri, makas, şekilleri çizmek için sabun ya da tebeşir, renkli düğmeler, siyah metal taçlar...
Model belirlemek için google, benim gibi ipliği iğneye geçiremiyorsanız gözlük, bir tutam beceri bir de içine katmak için sevgi =)

Hepsi bir araya geldimi işte bu renklerden yukarıdakiler üretilebiliyor. İlk denemelerimi kardeşimin kız arkadaşı ve tehlikeli beşli üzerinde denemeyi düşünüyorum... Eğer siparişler gelmeye başlarsa Eminönüne gidip oradaki dükkanları alt üst etmeye başlayabilirim. En kaliteli keçeleri ve en çok rengi ennn ucuza bulabileceğiniz tek yer =)

Bu kadar çiçekten böcekten sonra şimdi siyah beyaz ofise gitmeden hemen önce 3 saatlik renkli rüyalara dalma zamanı...



14 Aralık 2010 Salı

süprüüüz zamanııı...

2 haftalık tatile doğru geri sayımı yaparken bir yandan da hadi artık yeni yıl gelsin de yeni takvimlere geçelim diye üstü karalanmış takvimime çentikler atıyorum.
Hediye faslı 23ünden sonra burada olmayacağım için yavaştan başlamış oldu benim açımdan. Ufak tefek hediyelere bakmaya başladım hatta bazılarını içine bir tutam sevgi de katarak kendim yapmaya başladım:) Bu yıl bir keçe modasıdır gidiyor, yaka iğneleri tokalar süs eşyaları... Karar verdim keçeler biraz burnumu kaşındırıp beni hapşırtsa da benim de elim iğne iplik tutabilir dedim oturdum rengarenk keçelerin başına. Önümde bir birinden güzel modeller "kolaysa yap" der gibi bana bakarken bir iki deneme fiyskoyla sonuçlansa da ortaya bişeyler çıktı tabi:)



Bunları ben yapmadım, ama bunları yapacağım günlerde gelecek:)

Herşey bir yana bu yılbaşında internette alışveriş sayfalarını gezip kime ne alacağım şimdi ben diye düşünürken, haftasonu sanki tur düzenlenmiş kadar kalabalık alışveriş merkezlerinde kaybolurken bir de herşey neden bu kadar pahalı diye isyan ederken dedim ki neden bu sefer bir değişiklik yapıp herkese olmasa da bazıları için kendim hediyeler hazırlamıyorum???

Sonuç; işte akşamları elimde makasım dilimde şarkım;
rastık çekerek MAHMURE
yastık dikerek MAHMURE
yaşar yuvada kuş gibi
sek sek sekerek MAHMURE...

Benim gibi bu el işi zımbırtılara kendinizi yeni verdiniz ve şişti, yündü, tığdı, danteldi pek anlamıyosanız buradan yardım alabilir hatta yarattığınız şeyleri paylaşabilirsiniz...
Kim bilir belki bir gün ben de buraya koyacak kadar güzel şeyler yapabilirim:)

2 Aralık 2010 Perşembe

iç anadolu turnesi 2...

Ankaraydı, Karabüktü Safranboluydu derken farkettim ki geçen yıl da çok benzer bir telefon konuşmasının hemen ardından çıkmışım İç Anadolu turnesine... Gece 12de yüzde anlam verilemeyen bir gülümsemeyle otobüse binilmiş ve yandakiyle henüz muhattap dahi olunmadan uykuya dalınmıştır. Ve molada bile uykuya ara verilmeden Karabük il sınırı sabahın ilk saatlerinde henüz hava aydınlanmamışken görülür...
Eve varıldığı anda bir uyku, öğlen anonsla uyanılır. Yazlıktan kulak alışkanlığı olsa gerek kaybolan saat anonsuna Karabük'te de şaşmıyorum :)
Bayramın 2. günü olması nedeni ile etrafta cicilerini giymiş ufaklıklar... Sitenin içinde biri giderken öbürü gelen avucunu açmış şekere somurtan paraya gülümseyip bayramınızı kutlayanlar:) Bir iki günü çok da koşturmaca olmadan sakin şekilde geçiriyoruz, bir de kardeşimin ödevine yardım etme hatasında bulunup İletişimsizlik Becerisi isimli korkunç ötesi kitabı okuyarak. Okunmuyor, okunsa da anlaşılmıyor anlaşılsa da akılda kalmıyor.


Sonra sıkıntılar geliyor, kitap bitiyor ve elimde fotoğraf makinem halamın arabasını kapıp çıkıyorum yola. İstikamet Eski Safranbolu... Öyle bir zamanda gidiyorum ki arabayı park edecek yer dahi yok. Bütün turlar Safranbolu'da sanki. Arasta'nın içinde gezip gözleme, közde kahvenin tadına bakıyorum. Ardından tarçınlı kükürtlü otlu böcekli sabunların miss gibi kokuları arasında buluyorum kendimi. Şifalı olanları dolduruyorum torbaya kaç kere kullanacağımı merak ederek:) SafranTa' a uğrayıp çifte kavrulmuş lokumların önce tadına bakıp sonra paket paket alıyorum. Dönüşte de Bolu'dan Bolçilerimizi topluyorum:) Gelmişken her sene mutlaka yemek yediğim ama henüz minicik kapılı odalarında kalamadığım Cinci Han'a uğrayıp en tepeye çıkıyorum. İşte handa çarşı manzarası...


Havanın erken kararmaya başlaması nedeni ile Bulak mağarasına gitme hayalim suya düşmüş vaziyette bahçedeki mangal partisine ışınlanıyorum. Mangalın başında benden önce sıraya girmiş kedileri aşıp çarlistonları sıralıyorum üzerine...

Ertesi gün yine yollardayım Kastamonu'ya 120 Km kala  Çevrikköprüye henüz varmadan outlet cennetine gidiyorum. Buraya gelmeden önce bir de Ramsey'in outleti var. Yeni yapılan meydana geliyoruz ve inanılmaz ama gerçek Massimo Dutti karşıma çıkıyor hem de İstanbuldaki fiyatların yarısına:)

Şimdi geçen yılda Sanfranbolu'dan tavsiyeler vermiştim Golf arabaları ile uzun kısa ve orta dedikleri şehir turlar yaptıklarını söylemiştim bu devam etmekle birlikte artık Yörük köyü ve Bulak mağarasına da giden geniş kapsamlı turlar gelmiş tavsiye ederim. Outletler mii? Mutlaka uğranmalı:)


Ama en keyiflisi en güzeli derseniz işte Arastanın tam girişinde gözlemesi mükemmel olan yerde yemek üstü közde kahve içmek derim, bir de güzel hediyelik eşyaları bulabileceğiniz bu çarşıyı gezmeden Safranbolu'nun tadına varılmaz heralde...
Nisan - Mayıs ayları bu kaçamak için en ideal aylar olacaktır...


Turun sonrası mı Ankaraydı Karabüktü Safranboluydu devam etti vee pazartesi sabaha karşı İstanbulda açılan gözlerle son buldu koskoca bir bayram tatili...