27 Mart 2010 Cumartesi

baileys frappeeee

Yine güzel bir haftasonu ama yine vicdan azabı duymamak için evde geçiyor...
ya işe gidip çalışmalı ya evde oturup projeler için araştırma yapmalı ya daaa bu ara çok ihmal edilen spora gitmeli...
Dışarda tüm soğuğa rağmen güneşli bir hava var ve dışarı çık diye güneş ışıklarını gözümün içine içine sokuyor. Tatilden döneli henüz 2 hafta olmasına ve benim hala türkiyede kaçak gibi görünüyor olmama ragmen mayısta bulgaristana gitmeli mi gitmemeli miyim sorusuna cevap aramam akıllarda maasımla ilgili sorular uyandırmasın:) tamamen vizeyi sonuna kadar kullanma çabası. Bu arada vize demişken yıkıldığım andır ki bulgaristanda schengen geçmiyormuş. O yüzden rotamızı yunanistana çevirdik. Şimdi eşlikçilerimi arıyorum...
Pelinin lisedeyken Yunanistandan getirdiği ve bayılarak içtiğimiz Frappeleri neden gidip birde orada içmeyelim ki:)

Bu arada ağzı sulanan ve şuan denemek isteyenler tarifini buradan alabilirsiniz.

2 Nisan itibarıyla başlayan ve 18 nisana kadar bana nefes aldırmayacak sınav-sunum ve bilimum işkenceler için yine sabahlamalar başlıyor... Sanırım o zamana kadar yakalanmamış olursam firar edeceğim:)

Benimki gibi olmasın herkese iyi haftasonları...

PS: Bu akşam Balansta Oldies but Goldies var...

13 Mart 2010 Cumartesi

Şebnem Çelebiden notlar 1

Uzunca bir aradan sonra tekrar burdayım, Amsterdam anılarını paylaşmak üzere.Barcelona ve Madrid için birşeyler karalayamamıştım ama Amsterdam için yazmamak mümkün değil, gönlüm el vermiyor...
Nerden başlasam ya da neleri anlatsam diye düşünüyorum.
...


9 mart sabahı erkenden Sabiha Gökçen'in yolunu tuttuk.3 saatlik bir yoldan sonra Amsterdama ulaştık ulaşmasına da hava alanından otele gitmemiz sanırım 1,5 saatimizi aldı. Amsterdam merkeze giden tren sürekli olarak hat değiştirdi. Elimizde valizler bi o perona bi bu perona koştuk durduk. Oyle ya da boyle bu kısmı atlatıp otele yerleştikten sonra kendimizi vurduk yollara. Gideceklere tavsiyem I am Amsterdam kartı almaları; boylece çoğu muze, kanal turu, şehir içi ulaşımlar vs bedava oluyor. Üstelik 3gün için 58 euro ödediğiniz bu kartın parasını daha ilk saatte çıkarıyorsunuz.Otelden çıkıp arka sokaklara dalmıştık ki Güllüoğlu baklavacısı :) yok artık... Sonra anladım ki Güllüoğlu burada çok tutmuş, ye tatlıyı çıkar hakkıyı düşüncesiyle red-lightta bile baklavacı gördük. İşte kanıtı..
İlk gün birazda farkına varamamış olmamızdan olsa gerek donduk soğuktan...Ama ikinci gün bizi durdurabilene aşkolsun gezilmedik sokak, kanal, muze , alışveriş merkezi bırakmadık. 3.gün son derece eğlenceli geçti bunu okurken Mugenin çıldıracağına eminim ama üzgünüm artık çok geç yazdım bile. Birgün önceden Loes ile anlaştığımız gibi ING Houseun yolunu tuttuk. Bina süper ama binaya aldanmamak lazım huzur evi gibi. Aydınlık içinde jungle ı bile olan bir cam bankada yaşlılarla çalışmaktansa kasvetli karanlık binamda gençlerle olmayı tercih ederim sanırım:)
Loes'la yemek sonrası Ajax'ın stadına ufak bir çıkartma yaptık.Stadın etrafında tavaf yaptıktan sonra giriş kapısını bulabildik.Burada alışveriş yapabileceğiniz gibi muzesini ve stadın içini görme şansınız da var.
Ajax sonrası donduk yine Dam meydanına burada malesef 5:30 da mağazalar, muzeler kapandığı için maksimum hızla yapmanız gerekiyor herşeyi. Bu arada birde kanal turu sıkıştırdık bugüne.Yaklaşık bir saat sürüyor, ama pek keyif aldığımızı söyleyemem. Tabi öncesinde zaten tüm sokakları gezdiğimiz için kanalları biliyor olmamızdan  mı yoksa daha bindiğimiz anda kendini 4 dil biliyorum diye pazarlayıp yol boyunca bize kasetten bilgiler dinleten adamdan mı kaynaklanıyor bilemiyorum.
Günün yorgunluğunu atalım biraz da dağıtalım diye gece Mugenin yanlış yonlendirmeleri uzerine Dam'a arkamızı verdik (!)"Tussaud yenge yol göstercek" demiş Orhan ama bize kafayı çoktan bulmuş iki taksici yol gösterdi. Veeee keklerimizi aldııık... Sonrası mı ya bizim kekci başarılı değildi ya da biz türkler çok dayanıklıyız bırakın halüsinasyonu ben o gece rüya bile görmedim:)
Bu arada bir müzenin afişini kesinlikle paylaşmak istiyorum, daha içeri girmeden sizi bu karşılıyor ama üzerine yamışlar niyet normal:) yani içerde olup bitecekler tamamem kötü niyetten arındırılmış:)


4. gün "Rotterdama gidiiiiin" ısrarları üzerine gittik bizde ama ben Amsterdam'dan sonra Rotterdamı beğendiğimi söyleyemicem. Hani o şirin evler, hani bisikletler, hani kanallar... Bizde baktık ki çok fazla alternatifimiz yok alışverişe verdik kendimizi.

Yazmak istediğim o kadar çok şey ve paylaşmak istediğim o kadar çok resim var ki, artık ara sıra yazıların arasına serpiştirilmiş resimleri görebilirsiniz burada. Ama şunu kesinlikle söyleyebilirim ki ekibimiz çok güzel olduğundan mıdır ya da oranın havasından mıdır nedir hiç birimizin dönme isteği yoktu....

en kısa zamanda resimlerle karşınızda olmak dileği ile...

6 Mart 2010 Cumartesi

dünden bugüne...

1 yılda hayatınızda hiç bir değişiklik olmayacağı gibi bazen 1 hafta da ya da 1 günde ne değişiklikler oluyor bir türlü kabul edemediğiniz ya da etmek istemediğiniz...hele birde bu değişim süreci uzamış ve belirsizliklerle devam ediyorsa...
son bir yılda kendi adıma ne değişiklikler oldu ben yazsam uzunca bir liste oluşturabilirim sanırım. evimizden taşınmakla başlayan, sonrasında okul hayatına tekrar dönmem, senelerce emekle beslediğim yağlarımı spora başlamama rağmen bir türlü kasa dönüşememesini izlemem ve iş yerinde 2 kez bölüm değiştirmem gibi...

bazen elimizde olarak gelişen değişimlere bile ayak uyduramıyorken ya elimizde olmadan gerçekleşen değişimlere ne yapmalı?
oturup eski resimlere bakarsınız, eskiden olan şeyleri düşünürsünüz... ah vah la başlayan cümleler dökülür ağzınızdan eğer kabullenemediyseniz değişimi.ama aslında insan vucudu değişime değilde değişim süresinde olan belirsizlik ve değişimin sonuncundaki bilinmezliğe tepki gösterir. farkında olsak da olmasak da biz zaten dünle bugün arasında bile değişiyoruz...
ilk bölüm değişikliği yapacağım zaman aldığım fevri bir karar sonrası şu sözleri duymuştum; eğer değişime karşı kapıların kapalıysa bu ne kadar kendi içinde yaşadığın, monoton olduğun, hayatına önem vermediğinve en kötüsü de korkak olduğunu gösterir. yok eğer bu süreci iyi yönetebiliyosan da işte o zaman hayatında, sonunda belki mutlu olamamış da olsan ne kadar cesur olduğunu görme şansın olacak...
insanlara piyango çıkıyor birden zengin oluyorlar hayatları kurtuluyor, insanlar trafik kazası geçiriyor felç kalıyor hayatları kabusa dönüyor... bazen bu kadar büyük şeyler değil ufak şeyler oluyor ama süreci kabul ederseniz aslında zaman içinde insan pek çok şeyden nasıl ders aldığını yeni şeyler öğrendiğini görüyor...

şimdi sormak istiyorum bu değişime karşı koyabilir misiniz?