22 Şubat 2010 Pazartesi

fırsat bu fırsat...

... diyerek sakin bir anı yakalamışken yazmak istedim yine. Haftasonunu uzun zamandır özlediğim bir şekilde geçirmeyi başardım. (doğru tahminleri duyabiliyorum; yayarak) Koca bir haftanın yorgunluğunu cumartesi öğlen uyanarak çıkardım ve ilk iş Evren'i arayıp haftaiçi kararlaştırdığımız çalışma programını iptal ettim. Neyseki Evren'in de çalışası yokmuş(bu da ne demekse; çalısası yokmuş:)) Artık haftaiçi seyreyleyin cümbüşü, bu kısacık ayda nasıl yetişecekse işler... Can sıkıcı şeyleri bir kenara koyup cumartesini yayarak geçirdiğimi söyleyebilirim. Akşamüstüne doğru dedeme gitmeye karar verdik ki bu sırada Mugeden birşeyler yapalım teklifi geldi. Ama programımız yapılmıştı "dedoşu görceeezz, ilk hedefimiz Ataköy" Akşam hem Mugeyi ekmenin vicdan azabı hemde dedemi görememiş olmanın burukluğu ile pazar günü ilk ışıklarla Ataköye yolculuğumuza çıktık...
Pazar keyfini yapan dedemi piposunu ve nescafesini almış cam kenarında oturmuş tenis oynayanları izlerken, tepemize düşeceğini sandığımız uçakların uğultusu içinde bulduk. Bizi görünce yine gülücükleeeer...Sanki bu hastalık onu daha da tontiş bir hale getirdi. Birlikte yemek yedikten sonra yıllaaaaaaar önce yaptığım ödevlere geri döndüm kuzenimle. İşte soru geliyor "dünya dönmeseydi ne olurdu Şebo?" Mini minicik kuzene buna anlatmak ne kadar doğru bilemiyorum ama ben gece-gündüz oluşumuyla sınırlandırdım işi. Diğerlerini yaşadıkça öğrenir nasıl olsa:) Aldım boya kalemlerini elime, dünyayı güneşi çizdim, bir güzel boyadım, gölgelendirme bile yaptım. Hani bir kısım gündüz bir kısım gece ya :) Bu sırada banyosunu bitiren dedemle evin içinde ufak bir tur attık, bacakları hiç ama hiiiiç güç kaybetmesin diye.

ve malesef vedalaşma anı...
biraz zor oldu tabi, iki torunu okulları başladığı için şehirdışına gidecek olan dedem yüzü asılmış şekilde ama gururlu uğurladı bizi. Haftaya yine göreceğimi bilmeme rağmen bana da ayrılmak çok zor geldi. Eskiden bayram seyran, özel günler vs diyerek gidip gördüğümüz dedemden ayrılamıyoruz şimdi hiçbirimiz. Anladık ki birilerini ne kadar sevdiğimizi anlamamız için illa birşeyler olması gerekiyormuş...

Hayatımızdaki insanların değerini bilmek için kötü şeylerin olmasına fırsat vermeyelim diyerek en kısa zamanda tekrar görüşmek üzere diyorum...

Hiç yorum yok: