31 Ağustos 2010 Salı

Öyle anlar var ki...

Öyle anlar var ki, sevincinizden yerinizde duramasanızda bazen o sevinci içinizde yaşamanız gereken... Siz beklediğiniz terfiye kavuşurken yanınızdaki kavuşamadığı ya da siz çok istediğiniz o küpeleri sonunda almış dükkandan çıkarken bazıları sadece vitrine bakmak zorunda kaldığı için takamadığınız...

Öyle anlar var ki, kahkalarla gülmek gelirken içinizden sırf otobüste kendi kendinize gülerken Yakalanıp deli damgası yememek için susmanız gereken...

Öyle anlar var ki, saatlerce ağlamak, içinizdeki herşeyi hıçkırı hıçkıra haykıra haykıra atmak gelir bazen... Sırf insanlar sağlıklarını kaybedip, parasızlıktan ağlıyorken benim aşk için ağlama lüksüm yok dedirten...

Öyle anlar var ki, bazen nefretinizi, bazen sevginizi, bazen özleminizi, karşınızdakine haykırmanız gerekirken  buna engel olan gururunuza yenik düştüğünüz...

Öyle anlar var evet ama bazen öyle anlar var ki, keşkelerle başlayan cümlelerle "yapsaydım acaba ne olurdu" diye ard arda kendinize sorduğunuz... Bazen başkalarını kırmayı göze alarak onları da sevincinize ortak etmeyi, deli sıfatına çarptırılacak da olsanız kahkalarla gülmeyi, gerekiyorsa aşk için ağlamayı gerektiren...

Bu da öyle bir anki salı günü mesai henüz başlamışken içimden geldiği için oturup da yazmaya başladığım bir yazı işte...

Hiç yorum yok: