6 Nisan 2011 Çarşamba

Van'a gittik once upon a time

_ Aslııı Van'a gidelim mi?
_ Deli misin beee ne işimiz var Van'da ne alaka?
_ Şubeden arkadaşım çağırdı hadi bilet bakalım...

Veee pegasus kampanyasını yapar Van'a biletler 2 ay önceden her zaman olduğu gibi spontane alınır.

_ Aslııııı şu iki otelden seç birini, göl manzaralı olan süper diil mi, ocakbaşılı olana da gitcez bi akşam aklın kalmasın:)
_ Göl manzaralı da kalalım  o zaman süper görünüyor...

Veee daha uçağa girerken belliydi bu yolculuğun çok eğlenceli ve enteresan olacağı... Sallantılı bir yolculuk sonunda güneşin gölü pırıl pırıl aydınlattığı Van'a indik. Kısa bir şehir turundan sonra otele yerleştik ve Van'ı keşfetme zamanı.

Önce Çakma Kordon da balık keyfi, balık diyip geçmemek lazım ne yediğimi hala anlamış değilim çünkü. İçinde nefis sos bulunan balıkla tavuk arası taptaze bir şey işte:)
Ardından Van Kalesi ve sadece reklamlarda sandığım Van kalesini ingilizce kürtçe ve türkçe anlatan üstüne bir de bizi şoka sokup japoncaya dönen minikler...
Kısa bir şube ziyareti ve kapanmaya yakın yetişilen Rus pazarı...
Sonunda beklenen an ve Tamara da ehlikeyf ve fasıl eşliğinde bol kahkahalı ocakbaşı...

Ertesi gün bu da neeeee dedirten Van Kahvaltısı Sorulan sorulara (En dertli ilimiz, Borcu olmayan ilimiz... ) verilen doğru cevaplar ve kazanılan şallar:) Karnımızı doyurduktan sonra bir önceki günden eser kalmayan buz gibi hava da karlar altında tutuyoruz Akdamar'ın yolunu...
Biniyoruz tekneye adaya geçerken karlı tepelerin çevirdiği Van'a bakıyoruz. Vanlılar bu göle deniz diyorlarda haksız da sayılmazlar bence, daraldığı yerler hariç ucu bucağı görünmüyor.
20 dk dan sonra adaya çıkıyoruz, manzara mükemmel, minicik bir kilise var. Hikayesini de dinliyoruz adanın ahhh ahhhh ne aşklar var diye iç çekerek:)


Ada ziyaretinden sonra İran sınırına doğru yolculuk başlıyor bu sefer, yine karşımızda yüksek karlı tepeler tertemiz ama buzzz gibi bir hava, Vizontelenin çekildiği kerpiç evler...

Bol bol fotoğraf çektikten sonra merkeze dönme zamanı diyoruz ve Rus pazarını kapanmadan yakalıyoruz. Takıların arasında kaybolurken pos makinem yok abimin dükkanından çekelim diyen çapraz satışçı bir de kozmetik ürünleriyle kendimizi kaybetmemize neden oluyor. Şube müdürünün davetiyle balık keyfi yapıyoruz. Bastıran kar bizi akşam erkenden dinlenmek üzere otelimize geri döndürüyor. Sabah sisten ortalık görünmezken acaba uçak iptal oldu mu diye düşünüyoruz. Ama göl manzarasında hiç birşey keyifli bir pazar Van kahvaltısını engelleyemez diyoruz ve Aslıyla dalıyoruz balın kaymağın, kavutun, tuzlu peynirin, pekmezin içine:)
Ufak bir rotarla da olsa kalkıyor uçağımız, 15 dk turbulans anonsu geliyor, tıs tıs turizmin sayın yolcuları şeklinde...

İstanbul'a inmeye yakın "iyi yaptık be kesinlikle görülmesi gereken hele bir de ocakbaşı ve kahvaltının içinden geçmeden dönülmemesi gereken bir yer" diyoruz...

Hiç yorum yok: