8 Haziran 2010 Salı

izmir bilir ya, fallar çıkmaz ya

Veee tatil öncesi çıtır çerez bir gezi daha başladı ve bittiiiii...
Çarşamba akşamından başlayan aksiliklere (uçak saatini kafalarına göre değiştirdileeer) ve cuma günü bitmek bilmeyen işlere rağmen 3 olarak belirlemiş de olsa 4 te çıkabildik bankadan. Beni çok özlemiş olan Can'la İzmir öncesi hasret giderdikten sonra Sabiha Gökçene ulaştık. Elimde tez için okumaya çalıştığım facebook kitabımla yeterince garip göründüğümü düşünürken arkadan "Serhat ben Çeşme'ye gidiyorum, çeyizi mi almaya" diye başlayan feryat tek garibin ben olmadığını gösterdi. Uçak saatine kadar Serhat'a Allah sabır versin dedik cümbür cemaat. Neyseki Serhat o kızla evlenmemesi gerektiğini anladı ve telefonu kapamayı becerebildi... Geçmiş olsun Serhat:)
...Selda'larda geldi hatta Rahmi bey bile geldi ve uçağa binebildik sonunda. Söz konusu Müge ve ben olunca uçaktan indiğimiz gibi Kordon'a Aslıların yanına gittik ve ne yedik dersiniz, tabiki midye dolma...

Cumartesiye enerjimizi toplayalım diyip erkenden tuttuk Göztepenin yolunu. Veee malesef yağmurlu bir cumartesi gününe uyandık. Ama yağmur durduramadı bizi. Önce Müge ve halayla yapılan kahve keyfi sonra Mügüşle Bostanlıda midye dolma:) Bu arada kahvenin bu kadar güzel sunulduğunu görmemiştim, çikolata hastasıyım diye midir bilmem ama Kahve Diyarında bi kahve içmelisiniz.
Seldoş ve Mügüşün düğün hazırlıklarını yaptıktan sonra onlar düğüne ben de ne zamandır görmediğim Atillanın yanına fırladık açlıktan ölmek üzereyken. Midpoint halt etmiş Lavie nin yanında. Cajun basket diyince bundan sonra aklıma Lavie gelecek kesinlikle...  Yemek sonrası davul zurna eşliğinde terasa kaçmış bulduğumuz ekiple nereye gitsek, bu yağmurda nereye gidilir ki derkeeen tuttuk Lou Jain in yolunu... Gecenin sonunda Seldanın bombalarıyla birlikte (aaa ezan okunuyo sabah ezanını erkene almışlar) çorbalarımızı da bir güzel içtik ve ertesi günkü Ege bölge pikniği bizim 2 de kalkmamız nedeniyle yalan oldu...
Fırsat bu fırsat ver elini bostanlı, karşıyaka, alsancak, mavişehir, göztepe, üçkuyular, kordon, vapur keyfi, alışveriş, her zaman ki gibi tıkınmaca... Tabi bu arada biz İstanbul'da kokoreç yemiyomuşuz aslında bunu Karşıyakada yediğim kokoreçten sonra anladım. Gerçek bağırsağın lezzetiyle tanışınca ahahahha...


Anlaşıldığı üzere İzmirde gezilmedik yer bırakmadan 4 günü bitirdik. Rehber Mügeyse İzmirin tadına doyum olmaz. Zira son akşam Kordon'da rakı balığa dalıp uçağı kaçırıyordum. Havaş yarım saatte bir var bunu da özellikle belirteyim, saat başı sanıp sonra benim gibi taksicilerle pazarlık yapmak zorunda kalmayın:)
Bir de mümkünse hava durumuna önceden bakın ki elinizde şemsiye ile gezmek zzorunda kalmayın.

Yaz geldiiii, herkese iyi tatiller... Bu arada benle aynı stresi yaşayan herkese müjdemi veriyorum, yarın tezimi teslim ediyorum, bütün sene benle sabahlayan, mükemmel ödevlerime yardım eden herkese çook teşekkür ederim yarın mezun oluyoruz...

Hiç yorum yok: